İçeriğe geç

Sudur teorisini ilk kim buldu ?

Sudur Teorisi ve Ben: Kayseri’de Bir Kez Daha Kırılan Hayallerin Ardında

Kayseri’nin Gölgesinde Bir Kez Daha Bulduğum O “Söz”

Kayseri’nin rüzgârı, sabahları yüzümü okşarken genellikle içimde bir rahatlama hissi bırakır. Ama o sabah… O sabah her şey farklıydı. Rüzgâr sanki daha sert esiyor, ellerim daha soğuk hissediyordu. Okuldan dönerken kafamda bir sürü soru vardı. Öylesine sıradan bir günün içindeki sıradan bir anın, içimdeki dertleri bir kez daha yüzüme vurmasına alışmıştım. Ama bu sefer farklıydı; bir anda kelimeler aklıma düştü. Sudur Teorisi. Bir düşünün, bir şeyin ilk kez duyulması ne kadar güçlü bir şeydir? Tıpkı bir kapının açılması gibi, bir anlık bir ışık huzmesi. Her şey bir anda değişir.

Hayatın Garip Dönemeçlerinde “Sudur” Adlı Bir Yolu Keşfetmek

Hayatımda bir sürü teori duydum; aşk, dostluk, başarı, başarısızlık… Ama Sudur? Bu yeni ve tanımadık kelime beynimde yankı yaparken, içimdeki o eski kaygıyı ve heyecanı bir arada hissettim. Ne zaman bu teoriden söz edilmeye başlasa, duygularım karışıyordu.

Evet, Sudur Teorisini ilk kim buldu? Bu teoriyi keşfetmek, benim için geçmişe dönüp bir kez daha kaybettiğim bir şeyi bulmak gibiydi. Her şey bir ders kitabında başlıyor: Kayseri’deki lise yıllarımda, sık sık okuduğum, yeni konuları öğrenmeye çalışırken bulduğum bir keşif.

Bir gün, tarih dersinde öğretmenimizin anlattığı bir teoriden söz edilirken, “Sudur” adı geçiverdi. Öğretmen, anlatırken heyecanla bahsetmişti: “Sudur, doğa yasalarının ve insan aklının birleştiği çok özel bir teoridir. İlk kez eski bir bilgin olan Efendi Lükis tarafından bulunmuştur.”

Ama bir anda kafamda her şey karıştı. Sudur… Kimdi bu Efendi Lükis? Neden bana tanıdık geliyordu? Hızla kitaba göz attım ve bu teoriyi bulmaya çalıştım. Ama hiçbir şey yazılı değildi. Tekrar tekrar sayfalara göz gezdirdim. Hiçbir iz yoktu.

O an hissettiğim şey, öylesine bir hayal kırıklığıydı ki; sanki yıllardır ulaşamadığım bir şeyi biraz daha yakından görmüştüm ve her şey, bir anda kayboldu. Efendi Lükis diye biri yoktu. Sudur diye bir teori de yoktu.

Bir an, dünya üstümde dönmeye devam ederken ben, durup kaldım. İçimde bir boşluk, bir hüsran. Bunu daha önce yaşamıştım, ama bu sefer farklıydı. Ne hissettiğimi bilemedim. Herkesin bir teorisi, bir hayali, bir düşüncesi var… Peki ya ben?

Efendi Lükis’in Bilgeliğiyle Tanışmak

Geceyi sabaha bağlarken, kaybolan hayalleri düşündüm. Öğretmenimizin ne dediğini hatırlayarak, beynim yine “Sudur”a odaklandı. “Sudur” demek, “yaklaşmak” demekti. İnsan zihninin, bir şeyleri anlamaya başladığında hissettiği ilk büyüydü. Efendi Lükis belki de sadece bir hayaldi, ama teorinin özüdür.

Sabah uyandığımda içimde bir umut vardı. Ya “Sudur” gerçekte bir şeyse? Belki de hayatın içindeki anlamlar, birer kaybolmuş teoriler gibi bizi bekliyordu. Bu keşfin peşinden gitmek, her zaman kaybettiğimiz bir şeyi bulmak gibiydi. Karanlıkta parlayan bir ışık.

İşte o zaman, küçük bir not defterine düşündüklerimi yazmaya başladım. Bu teoriyi bulmak, bulduğumda ne hissedeceğimi bilmemek ve hiç şüphe etmeden aramak… Benim için bu, kaybolmuş bir hayali bulmaya çalışan bir çocuk gibi olmaktı.

Bazen insanın en büyük arayışı, kaybolmuş bir teoriyi, bir adı, bir kelimeyi aramak olmamalıdır. İçimdeki boşluğu, kaybolmuş hayalleri yeniden bir araya getirebilmekti. Sudur, belki de kaybolmuş bir hayalin tekrardan doğmasıydı. Tıpkı bulduğum her teoriyi keşfetmeye çalışırken yaşadığım o tarifsiz duygu gibi…

Son Söz

Kayseri’nin sabah ışığında, yazın son akşamlarında, Sudur teorisini bulmayı hayal ederken bir kez daha anladım: İnsanlar bazen kaybolmuş hayalleri, kaybolmuş teorileri bulmak isterler. Ama belki de gerçek, bir teorinin bile ötesindedir. Sudur, hayal kırıklığı ve umut arasında bir yolculuk gibiydi. Yine de, bu yolculuğu yapmaktan alacağım dersin bir önemi vardı. O ders, yaşamın her anını kucaklamak…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
betci.org