Yaprak Damarı Nedir? (Ve Neden Hayatımı Karmakarışık Yapıyor?)
Düşünsenize, bir gün kahvenizi alıp mutfağa gidiyorsunuz, pencerenin önüne oturup dışarıya bakıyorsunuz… Birdenbire yaprakları gözünüzle takip ediyorsunuz. Rüzgarın onları nasıl salladığını düşünüyorsunuz, ama sonra bir anda beyninizde bir ampul yanıyor: “Yaprak damarları! Bunlar ne ki?” İşte tam o anda, normalde kafamı kurcalayan 28 türlü sorudan biri olan “Yaprak damarı nedir?” sorusu beynimin köşesinde fırlıyor. Her ne kadar anlam veremesem de, şimdi sizlere biraz “damarlar”ın ne olduğunu anlatmaya karar verdim. Hem de eğlenceli bir şekilde!
Yaprak Damarı Nedir? Bir Bilimsel Tanım (Fakat Gereksiz Uzun)
Evet, bildiğiniz gibi yaprak damarları, aslında bitkilerin hayatta kalabilmesi için kritik öneme sahip “sistemler”dir. Yaprağın iç kısmında bulunan bu damarlar, suyu, besinleri ve minik canları – yani hücreleri – taşıyan yollar gibi düşünülebilir. Şimdi, işin bilimsel kısmını bir kenara bırakıp, bunu gündelik hayatımıza nasıl entegre edebiliriz, buna bakalım.
Beni tanıyorsanız, her şeyin içinde bir anlam aradığımı bilirsiniz. (Evet, mesela kahvenin neden sıcak olduğu gibi!) O yüzden bir gün işte böyle yaprakları izlerken düşündüm: “Yaprak damarları aslında hayatın ta kendisi. Her şey bir yerden başka bir yere gitmek zorunda.”
Yaprak Damarı: Hayatın Çıkmaz Yolları
Yaprak damarları o kadar güzel bir metafor ki! Gerçekten, yaprak damarı nedir sorusuna en basit şekilde yanıt verecek olursak: “Yaşamın, besinlerin ve suyun yolculuk yaptığı damarlar.” Ama hadi gelin bir de bunu günlük yaşantımızla karşılaştıralım.
Örnek: Sabah işe gitmek için evden çıkıyorsunuz. Ama birden, ne olduğunu anlamadan otobüs güzergahı değiştirilmiş. O an, “Beni buradan alıp nereye götürüyorsun, kardeşim?” diye düşünüp yaprak damarlarındaki su gibi bu yeni güzergaha uymaya çalışıyorsunuz.
İç ses: “Burası tıpkı bir yaprak damarı gibi; her şey bir yoldan geçip bir yere gitmeye çalışıyor ama kimse nereye gittiğini bilmiyor!”
Damarlar, suyu bir noktadan bir başka noktaya taşıyor, ama insan hayatında da bir şekilde hepimiz bir yerden bir yere gitmeye çalışıyoruz, değil mi? (Tabii ben her zaman ‘okulda ne yapıyorum?’ sorusunu sorarım, ama olsun…)
Damarlar mı, Yoksa Başka Bir Şey Mi?
Bir arkadaşım bir gün bana dedi ki: “Yaprak damarları sadece bitkilerin işini kolaylaştıran şeyler değil mi? Bunlar insanların derdi değil!” İyi, güzel, ama sonra düşündüm: Yaprak damarları gibi, hayatın da o kadar çok bilinmeyeni var ki. Mesela, yaprak damarlarında birbirine bağlı hücreler var; bizim de hayatımızda o kadar çok bağlantımız var ki! Hani o gün, mesajlaşırken “Nasılsın?” dediğinde, karşındaki kişinin “İyi” demesi ve seni rahatlatması – aslında o damarlar gibi bir şey.
Diyalog (Kafamın İçinden):
Ben: “Bu nasıl bir gün? Ne yapıyorum ben?”
İç ses: “Bu hayat, sadece damarlardan ibaret. Yola çıkman lazım, yoksa o damarlar kurur!”
Ben: “Yani, damarımın kuruması demek, beni evde tutmaya devam etmeleri mi?”
İç ses: “Aynen. Yaprak gibi kalmaya devam et!”
Yaprak Damarı ve Kendi Damarlarımız: Birbirimize Ne Kadar Bağlıyız?
Şimdi düşündüğümüzde, yaprak damarları aynı zamanda hayatta kalmamız için gerekli olan besinleri taşıyor. Yani, bir anlamda bizim de yaprak damarlarına ihtiyacımız var. İnsan olarak duygusal damarlarımıza bakıldığında, bir arkadaşla, bir sevdiğinizle ya da bir aile üyesiyle kurduğunuz bağlar, aslında o yaprak damarları gibi; bir noktadan diğerine bir şey taşır, bir şey götürür.
Ama… Hayatımızda, bazen damarlar tıkanabiliyor. Hani bazen bir arkadaşla aramızda bir yanlış anlaşılma oluyor ve o “besin” bir süreliğine taşınmıyor. İşte bu durumda, damarlarımız tıkanıyor gibi hissediyoruz. Sonra biraz da kendimizi kaybetmiş hissediyoruz: “Yapraklarımda su yok! Nereye gideceğim?”
Sonuç Olarak, Yaprak Damarları… Hayatın Gözle Görünmeyen Kahramanları
Yaprak damarlarının ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışırken, aslında bir şey fark ettim: Hem biz hem de doğa, birbirine bağlı. Her şey bir yere giderken, bir şeyleri taşıyor, bir şeyler kayboluyor, ama sonuçta hepimiz aynı yolda ilerliyoruz. Yaprak damarları, hayatın görünmeyen kahramanları gibi. Ama çoğu zaman biz onların farkına bile varmıyoruz. Nasıl ki sabah kahvemi içip “Bugün ne olacak?” diye düşünüyorsam, belki de yapraklar da aynısını düşünüyordur: “Bugün nereye gitmeliyim?”
Biraz mizahi, biraz derin, ama işte hayat bu kadar karmaşık. O yüzden, bir dahaki seferde yaprakları izlerken, belki de biraz daha saygı gösterin. Çünkü onlar da tıpkı bizler gibi, bir yerden bir yere gitmeye çalışan canlılar. Ve kim bilir, belki de onlar bize hayatın damarlarını anlatıyordur.