Hataylı Nedir? Bir Hataylı Olmanın Hikâyesi
Bir sabah, sabahın ilk ışıklarıyla uyanan Mehmet, Hatay’ın dağlarının eteğindeki köyünde güne başlarken annesinin sesini duydu: “Oğlum, biraz dağılma, işini bitir. Her zaman çözüm arama, bazen sadece dinle, empati kur.” Mehmet gözlerini araladığında annesinin söyledikleri kulağında yankılandı. Oysa Mehmet, çocukluğundan beri her problemin bir çözümü olduğuna inanır ve bunu çözmeye odaklanmış bir şekilde büyümüştü. Çözüm odaklı, stratejik bir düşünce tarzı… Hataylı olmanın getirdiği miraslardan biriydi. Ancak annesinin söyledikleri de bir o kadar gerçekti.
Hikâyemiz, iki farklı dünyadan gelen iki insanın, Hatay’ın farklı karakterlerini yansıtarak hayata bakışlarını ve bu bakışların birbirlerini nasıl dönüştürdüğünü anlatacak.
Mehmet, genç yaşta hayatı ciddi bir iş olarak görmeye başlamıştı. Her şeyin bir çözümü olduğu düşüncesiyle büyüdü. Hatay’daki köylerinde, kadınlar işlerini yaparken, erkekler de tarlada, evde, dükkânlarda her an bir sorun çözmeye meylederlerdi. Mehmet de, bu çözüm odaklı yaşam tarzını, dağcılıkla uğraşan, işine dört elle sarılan bir adam olarak şekillendirmişti. Her zaman bir strateji, bir çözüm olmalıydı. Ta ki, onu hayatın empatiyle dokunan tarafı, bir kadının bakışıyla tanıştırana kadar…
Bir gün, köydeki kahvede Leyla ile tanıştı. Leyla, hem Hataylıydı hem de o bölgenin kadına yüklediği empatik ve ilişkisel sorumlulukları fazlasıyla taşıyan biriydi. Kadınlar, Hatay’da sadece ev işleriyle ilgilenmezlerdi. Hayatlarına anlam katan, karşılarındaki insanların dertlerine deva olabilmekti. Leyla, bir başkası için çözüm bulmaktan çok, bir kişinin derdini dinlemek ve onu anlamak için çaba harcardı. Hatay’ın kadınları, her biri birer psikolog gibiydi. Bir bakış, bir dokunuş, bir kelimeyle insanın ruhuna dokunurlar. Leyla da işte böyle bir kadındı.
Bir sabah, Leyla, Mehmet’i kahvede otururken gördü. Mehmet’in gözlerinde, aradığı her şeyin cevabını çözmeye çalışan ama bir türlü bulamayan bir boşluk vardı. Leyla’nın içinde bir şeyler hareket etti. O, Hataylı bir kadındı; empatiyle, sevgiyle, insanın içine işleyen bir bakışla yaklaşırdı.
Mehmet, ona olan ilgisini hemen fark etti. Ancak başlangıçta bu ilgiyi neyle açıklayacağını bilemiyordu. Çözüm odaklıydı ama Leyla’nın yaptığı gibi bir çözüm aramak hiç aklından geçmemişti. Sadece bir sorun vardı ve bunun çözümü çok netti: Leyla’yı dinlemeyi öğrenmeliydi. Zihnindeki yüzlerce çözüm önerisinin yerine, Leyla’nın derdini anlamak için durmalıydı.
Leyla, “Bazen, sorunları çözmektense, onlara yaklaşmak, onlara izin vermek ve duygusal bir bağ kurmak gerekir. Biz Hataylı kadınlar bunu çok iyi biliriz. Ne kadar çözüm üretmeye çalışırsak çalışalım, aslında birinin yanında olmak en değerli şeydir,” dedi bir gün. Bu sözler, Mehmet’in zihninde bir dönüm noktasıydı.
Hatay, sadece tarihinin derinlikleriyle değil, insanlarındaki o ince çizgiyle de bilinir. Erkekler, çoğunlukla çözüm arayan stratejik yapılarken, kadınlar, karşılarındaki kişiye hayatı anlamaları için yardımcı olan, onlara yolu gösteren bir ışık gibidir. Bu denge, Hatay’daki insanları birbirine bağlayan özdür. Mehmet, Leyla’nın bakış açısını yavaş yavaş anlamaya başladığında, sadece stratejiyle değil, insanlıkla, anlayışla ve empatiyle de çözüm bulmanın ne kadar güçlü bir şey olduğunu fark etti.
Bazen en güçlü çözüm, birine yalnızca dinlediğini hissettirmektir. Hataylı olmanın, çözüm odaklı olmakla birlikte, duygulara da değer vermek olduğu gerçeği, Mehmet’in hayatını değiştirdi.
Hataylı olmak, sadece bir kökene, bir coğrafyaya ait olmak değil, insan ruhunu tanımaktır. Erkeklerin çözüme odaklanmaları, kadınların ise insanları anlamaları ve duygusal derinliklere inebilmeleri, birbirini dengeleyen bir yapıyı oluşturur. Birbirlerini anlamak, tüm Hatay’ı bir arada tutan bir bağdır.
Hataylı olmak, hayatın her yönünü, hem mantıklı hem de duygusal bir dengeyle kucaklamaktır. Ve bazen, çözüm aradığınızda, en büyük çözüm, sadece birlikte olmanın gücüdür.
—
Bu hikâyenin sonunda, Hataylı olmanın, yalnızca bir kimlik değil, derin bir yaşam felsefesi olduğunu düşündünüz mü? Yorumlarınızı paylaşın, belki de sizin de bu topraklardan gelen hikâyeniz vardır.